26 Ocak 2010 Salı

ARKADAŞIM PRENSİPLERİMİZ OLSUN DİMİ?

Aslında düz yazı olayını pek beceremem, çokta haz etmem. Şimdi bu yazıda bi dünya imla hatasıda çıkar ben umursaymıyım o da ayrı.
Ama bu gece yazmak istedim. Çünkü bi yandan müzik çaların sol kulaklılığını sol kulağıma takıp -dedim ya pek beceremiyorum ben bu düz yazı işini-Metallica'nın son albümünü dinleyip, bi yandan da Bones dizisini izliyodum. Kafamdaki binlerce hayalden biri olan ve çok uzun zamandır da unuttuğum antropolog olma arzum depreşti. Üzüldüm kayıtsızca. Hiç iplemedim kendimi. Ama asıl mevzu bu değil.Dizinin bu bölümünde bir grup sapık ruhlu, ne bok yediğini bilmeyen ve insanlara at gibi davranmaktan,binmekten ve bunların kendilerine yapılmasından hoşlanan hatta bundan cinsel haz duyan ahraz ve muhteşem Birleşik Devletler vatandaşalrının karıştığı bi cinayetti anlatıyodu süpersonik detektiflerimiz. Ama asıl mevzu yine sapıklar, cinayetler, kemikler, atlar yada süpersoniklik değil. Hatunun biri -at sevicilerden- diyalog içersinde " Özür dilerim sadece bir cümledir." dedi. Ve ilahi bir ironide James kulağıma Unforgiven III'yi söylüyordu. Ve benim paranoyak ve bundan ötesine pek fazla çalışmayan beyin kıvrımlarım düşünmemi emrettti. "Yanlışlıkla adam ölüyo." diyen insanların dünyasında "Özür dilerim"in cidden bi cümleden öteye gitmeğini farkettim emir komuta zincirinin sonucunda. Birinden özür dilemenin ne kadar basit olduğunu ve bunu vicdanımızı rahatlatmak için değil de kendi çıkarlamız ve korktuğumuz için söyledğimizi farkettim. Peki bizim bu noktada kendimize duyduğumuz saygı ne alemde?
Sizi bilmem ama ben kendimden hiç özür dilemedim. Ve şu anda acayip kızgınım kendime. Tarif edemem. Neden görmezden geliyorum ki kendimi? Hep başkalrından özür diledim.Mesela eski kız arkadaşımdan. Hemde neler için. Söylesem insan içine çıkılcak seyler değil.Ama şunu anladım. Bu özürler hep bişeyleri elde etmek ve elde tutmak için. Kaybetme korkusundan. Aşkın çikolatamsı tadından ne biliyim işte. Ama zayıflıktan o bi gerçek.
Geçenlerde yolda yürürken bi velet bana çarptı ve elimde baya bi ağırlık vardı. ( Len elimde ağırlık vardı ne demek dambıllan mı dolaşıyosun sokakta. Saçmalık işte.)Ben bunun için özür beklerim arkadaş. Şarjın bitmiş diye değil yada başka birinin kendi salaklığından, edepsizliğen dolayı hata yaptığı için değil. İnsanların bizi affetmesini beklemek yada insanları affetmeyi istemek ne kadar aciz. Ego tatmininden yada zayıf karakterlilikten öteye geçmeyen bi hatalar silsilesi dimi? Kendimize başkalarına gösterdiğimiz arzuyu, vicdan muhasebesini ve korkuyu kendimize neden göstermiyoruz? O zaman ne yapıcaz? Kendimizden özür dilemeyi örenecez.
Ama işte tam da bu noktada devreye bi ikilem giriyo şarkıdan kaynaklı. Kendimizden niye özür dilemiyoruz diyipte bencil olup ve başkalarının bizi affetmesini beklemenin acizlik olduğunu söyleyipte gurur yaptıktan sonra aklıma insanın kendi kendine özür dilemesinin ne kadar manyakça bi fikir olduğunun bu kadar uzun bi cümleden sonra farkına varıyorum ve kendimin şefkate ihtiyacı olduğunu anlıyorum. Buna çok üzüldüm. Gerekeni yapıcam. Neyse biz konumuza dönelim. Söyle bişey olabilir mi allah aşkına: Ben "Ya ayağmı kırdığım için özür dilerim" diyorum kendime. Bende özür dileyen kendime" Ne demek olur öle şey." diyorum. Ya şimdi böyle ruh hastalığı olur mu? Kendi kendine konuşana halk arasında "deli", tıpta da "şizofren" denir. Böyle bişey olur mu ya.
O zaman ne yapıcaz? Çok basit. Hiçbirşey. Ben sadece fikrimi söyledim. Anlayana caz anlamayana duvul zurna saz. Bu deyim de böylemiydi emin değilim. Hiçte umrunda değil. Ne halt yerseniz yiyin banane. Bana da bi daha yazı yazdırmayın.
Adios amigos!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder