26 Ocak 2010 Salı

ACIMASIZ GERÇEKLER(!)MİŞ

Bu ara reklamlara acayip takıldım. Nedenini bilmiyorum. Hayırdır inşallah diyip geçiştircem. Fazla kurcalamak istemiyorum. Bi içecek firmasının acımasız gerçekler reklamlarına bi iki çift lafım var kendimce. İlk olarak Türkiye’de ki acımasız gerçeklerle alakalı söylemek istediğim şeyler var. Filmin başında bi grup çocuğun “Yağ satarım bal satarım” oynadığını görüyoruz. Ve hemen ardından dış ses “ çocukluğumuz boyunca bilinçaltımız acayip şarkılarla dolduruldu” diyo bize. Dolduruldu da kötü mü oldu? En azından hep birlikte bişiler yapıoduk çocukken. Esnaflığa özeniyoduk. Şimdi ki Polat Alemdar sempatizanı mı olsaydık. Tamam oyun saçma olabilir. Ustanın ölmüş olmasıyla ilgili bi şarkının yer aldığı oyunu oynamak manyakça olabilir ama bilinçaltımızda hiç bi zaman ustanın ölümü yer edinmemiştir. Ordaki eğlenmişliğimizi hatırlarız hep. Sonra da göçebelikten dem vuruyo dış ses. Bizi çingenelerle karıştıryo herhalde. Onlara da lafım yok yanlış anlaşılmasın. Onlar gezmeyi çok seviyolar o yüzden çingeneleri örnek verdim. He eğer bahsettiği Türklerse hemen hemen bin yıldır bi yere gittiğimiz yok olduğumuz yerdeyiz göçtüğümüz filan yok. Bi de gittiğimiz her yere her şeyimizi götürüyomuşuz. Fena bişey mi tedarikli olmak. Öyle tavuk filan arabada. Onlardan da bahsediyo. Ben bi gün Erzurum’dan dönüyodum. Otobüse binen bi yaşlı amca vardı. Bi horoz bi de tavukla biniyodu. Muavin sordu amca hayırdır diye. Amca da dedi ki “Benim oğlan tayin oldu. Evininde bahçesi varmış. Bunları ona götürüyorum yumurtasından filan sebeblenir.” dedi. Bu gerçekliğin neresi acımasız allah aşkına. Diğer hikayede de tuvaletin önünde bekleyen iki elaman var. Neymiş genç yaşımızda büyük sorumluluklarla donatılmışız. Ya bi kere o öküz dış sese diyeceğim şudur. Bu bi kere kibarlıktır. Ona gösterdiğin saygıdır. Bunu elin fransızı yapsa “ay ne romantik ne kadar centilmen” dersin. Gay mısın nesin anlamdım ki dış ses. Sonra diyosun ki uçağın camından evimiz görünüyo mu diye bakıyomuşuz. Biz evimizi seviyoruz kardeşim. Çatalın kenarıyla eti kesmeye çalışmamıza takmışsın kendini. Çatal bıçağı doğru kullanmayı bilip de salyangoz mu yeseydik? Suşi mi yeseydik? O iğrenç şeyleri yiyince mi medeni olunuyo ha dış ses? Hem ben suşiyi yedim bi boka benzemiyo. Cam gazete kağıdıyla silinirmiymiş? İşte dış sesin hiç cam silmediği ortaya çıkıyo. En pahalısından bezler bile camda tüycükler bırakıyo. Ama gazete kağıdı ayna gibi yapar. Ve o televizyonun üstüne koyduğumuz dantel örtüsü de televizyona gösterdiğimiz saygıdır. Saygı duymasak o kadar saat onun başında vakit geçirirmiydik. Bunu anlamaz dış ses.
Gel gelelim ikinci filme. Hani bu pislik dış sesin kıza “arkadaşın seninle birlikte olmak istiyo” cümlesiyle başlayan televizyonlarda yayınlanmayan video paylaşım sitelerinde dolaşan reklam. Bi bu dış sesi ve içecek firmasını niye alakadar ediyo onu anlamadım. Onlara ne? Çoğumuz arkadaşına aşık olmuştur. Reklamda ki kadar sapıkça olmasa da bişeyler hissetmiştir. Adam çocukluğundan beri seviyomuş istiyomuş kızı. Bu kötü bişey mi? Çocuğun ipliğini pazara çıkarıyo. Sanane dış ses. Malum içecek firmasının kızı mı bu? Sen mi yazıyosun kıza? Bide en sonunda gider yapıyo itirazı olan var mı diye. Pis uyuz oldum bu dış sese.
Yani sonuçta bu reklam filmlerinde ki acımasız gerçekler biraz zorlama, kıçlarından uydurma. Ya bunların kötü çocuklukları oldu yada bi kıza açıldılar tekmeyi yediler. Kendi beceriksizliklerini acımasız gerçekler diye yaslıyolar. Hele internet sitelerinde ki oyun nasıl saçma. Kendilerini tatmin ediyolar galiba. Yemişim sizin acımasız gerçeklerinizi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder