26 Ocak 2010 Salı

ARKADAŞIM PRENSİPLERİMİZ OLSUN DİMİ? – 3

Prensiplemiz olsun tabi ama ilk önce işimiz olsun. Neden mi? Çünkü işi olmayan adama kız vermiyolar. Evet vermiyolar. Şahidim ben. Kredi vermiyolar. Tamam belki şu an için çok önemli değil ama ilerde lazım olcak kredi filan. Ama ben "iş" kelimesini anlamış değilim mesela. Ve anlamadığım için hemen Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne baktım.
1. Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma.

2. Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev.

3. Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü.

4. Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma.

5. Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek.

Bu yukardakiler "iş" kelimesinin bi kaç Türkçe karşılığı. Ben de bunları madde madde incelemek istiyorum.
İlk önce birinci maddeye bakalım. Ne diyo: " Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma. " Şimdi basit şekilde irdelersek, evimizde yada herhangi biyerde tuvaleti kullanırken amacımız bi sonuç etmekse ve ortaya herhangi bi şey koyuyorsak ve güç harcıyorsak ki harcanılan güç göz ardı edilemez, ve o esnada elimize de bi gazete yada dergi alarak bunu bi etkinliğe çevirebiliyosak; günde en az bi kez yaptığımız bu şeyin bi numaralı tanıma girdiğine dair hem fikir olabiliriz sanırım. Ve hatırlatmak isterim bu "iş" kelimesinin tanımıdır.
Gelelim ikinci maddeye. Ne diyo: " Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev. " Hepimiz gün içersinde yüzlerce belkide binlerce istekle karşılaşıyoruz. Bizden doğduğumuzdan beri hep bişiler isteniliyo. Bakkala gitmemiz isteniyo, evde büyüklerimiz tarafından su isteniyo ve bunun gibi milyonlarca şey. Takdir edersiniz ki bunların hepsi hizmet kategorisne giriyo. Dahası ilkokulda lisede filan okurken kitap kolu filan olup sınıftaki envarteri tutma yada spor kolu olup para toplama görevi veriliyordu. Sonuç olarak bu güne kadar hepmizin en az bi kere hizmet etmişliğimiz yada bi göreve verildiğimiz konusunda hem fikir olabiliriz sanırım. Ve hatırlatmak isterim bu "iş" kelimesinin tanımıdır.
Üçüncü madde bize ne diyo: " Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü. " Peki biz bu ekonomik bütünlğün içinde yer alıyormuyuz? Elbette. Sanayi diyince aklımıza gelen ilk şey elektriktir. E biz bunu kullanıyoruz. Ticaret alım-satım olayıdır. Satamasakta alıyoruz. Tarım ülkesinde yaşıyoruz. Hergün sebze meyve yiyoruz. Maliye deseniz yıllarca hepimiz vergi iade zarflerı yazmadık mı? Az çok bu konuda bilgiliyiz. Ekonomik bütünlüğün içinde yer aldığımız konusunda hem fikir olabiliriz sanırım. Ve hatırlatmak isterim bu "iş" kelimesinin tanımıdır.
Bence en değişik tanımı barındıran dördüncü madde ne diyo: "Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma." Yaşadığı yere saygı duyan insan kalktığı zaman yatağını toplar, akşam bulaşığını çamaşırını yıkar ve yaşamak için yemeğini yer suyunu içer ve bunu hergün yapar. Sanırım dördüncü maddeyi tartışmaya gerek olmadığı konusunda hem fikir olabiliriz sanırım. Ve hatırlatmak isterim bu "iş" kelimesinin tanımıdır.
Son olarak beşinci madde ne diyo: " Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek. " İşte kız verilmemesine sebep olan madde bu. Toplumun bahsettiği "iş"in tanımı bu. Fakat beş tane iş tanımın dördünü yani yüzde seksenini gerçekleştiriyoruz. Yani hemen hemen hepimiz işe yarayan insanlarız. Ki bu bizi "iş" sahibi olmamızın çok zor olmadığını gösteriyo.
O zaman neyi anlıyoruz? Toplumun bizden "iş" değilde daha farklı tanımlar ve sıfatlar beklediğini.
Bende diyorum ki bütün bunların üstüne; koy g*tüne rahvan gitsin. Baksana koskoca devletin sözlüğünün dediğinin yüzde seksenini yapıyoruz yüzde yirmiside başkası yapsın dimi. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder